Rinoplasti Nedir?
Yüzün merkezinde bulunması sebebiyle estetik açıdan son derece önemli olan burun, yüz ifadesini ve kişinin duruşunu etkiler. Burunda meydana gelen yapı ve şekil bozuklukları gerek görünüm gerekse sağlık açısından sorun teşkil eder. Artık günümüzde gelişen ve yaygınlaşan plastik cerrahi sayesinde bu sorunlar güvenilir yöntemlerle çözümlenebilir. Burun estetiği olarak bilinen rinoplasti, burun fonksiyonlarını koruyarak ve kişinin yüz anotomisini dikkate alarak yapılan cerrahi düzeltme ameliyatlarıdır.
Rinoplasti, en sık uygulanan estetik operasyonların başında gelir. Giderek yaygınlaşan burun estetiği operasyonları, görünümlerinden rahatsız olan veya yetersiz solunum gibi sağlık sorunu yaşayan kişiler tarafından tercih edilmektedir. Burun estetiğine başvuran kişilerin problemleri ve istekleri uzmanlar tarafından değerlendirilerek en uygun ameliyat planı ile yaşadığı sorunlar giderilebilmektedir.
Rinoplastiye Neden İhtiyaç Duyulur?
Burun estetiği operasyonu yapılmasının altında çeşitli sebepler yatmaktadır. Ağırlıklı olarak, estetik görünümlerinden şikayetçi olan kişiler tarafından tercih edilse de bu ameliyatlara duyulan ihtiyaç bununla sınırlı değildir. Rinoplasti operasyonuna neden ihtiyaç duyulur gelin beraber inceleyelim.
Burun estetiği operasyonunu cazip kılan en gözde sebep görünümdür. Burunda kemer, asimetri, burun ucu düşüklüğü, boyut sorunu yaşayan, kısacası görünümlerinden rahatsız olan hastalara burun estetiği uygulanır.
Estetik operasyona duyulan ihtiyacın diğer bir sebebi ise sağlıktır. Burun estetiği, burun yapısı sebebiyle nefes almakta zorluk çeken, horlama ve uyku apnesi gibi rahatsızlıklar yaşayan hastalar tarafından da tercih edilen operasyonlardır. Bu tip işlevsel sorunlar kişinin hayat kalitesini düşürür ve burun estetiğine duyulan ihtiyacı arttırır.
Son olarak burun estetiği operasyonu, kaza ve darbe gibi travmatik olaylardan sonra bozulan burun şeklini düzeltmede de kullanılır.
Rinoplasti (Burun Estetiği) Nasıl Yapılır?
Rinoplasti dediğimiz burun estetiği ameliyatlarında öncelikle problemin ne olduğu tespit edilir. Hastanın burun anotomisi, sinüzit, burun eti gibi rahatsızlıklarının olup olmaması ve estetikten beklentileri değerlendirilerek uygun cerrahi teknik seçilir ve ameliyat planı hazırlanır.
Genel sağlık durum değerlendirmesi yapılan hastanın fotoğraf çekimi yapılır. Fotoğraf incelemesi, doğal ve gerçekçi sonuçlar elde edebilmek için doktora ve hastaya referans olur. İşlem görecek burnun yüzle uyumlu olması gerektiği kadar dokuyla da uyumlu olması gerekir. Çünkü burun estetiği aynı zamanda cilt-kıkırdak-kemik yapılarını içine alan bir canlı doku ameliyatıdır.
Burun estetiği operasyonları plastik cerrahi uzmanlar tarafından genel anestezi altında gerçekleşir ve 1.5-3 saat arası sürer.
Rinoplasti İşleminde Kullanılan Yöntemler
Rinoplasti operasyonlarında, açık teknik ve kapalı teknik olmak üzere iki temel yaklaşım vardır. Burun estetiğinde düzeltilmek istenen probleme göre bu iki yaklaşımdan biri kullanılır.
Açık Rinoplasti Ameliyatı:
Açık rinoplasti ameliyatlarında, burun delikleri arasında kalan kısma kesiler açılarak burun dokusuna ulaşılır. Operasyon yapılacak bölge açık bir biçimde görülür ve işlemi kolaylaştırır. Cerrahi uzmanın görüş açısının genişlemesi ile ameliyat hakimiyeti artar. Açık burun ameliyatı uzun süren bir işlem olsa da oldukça güvenilir bir yöntemdir ve dünyada sıklıkla tercih edilir.
Kapalı Rinoplasti Ameliyatı:
Kapalı rinoplasti ameliyatlarında, burun iç kısmına kesiler atılır ve işlem yapılacak bölgeye ulaşılır. Açık rinoplasti işlemine göre daha kısa sürmektedir. Ayrıca kapalı burun ameliyatlarında burun ucuna da müdahale imkanı vardır.
Rinoplasti Estetiği Hangi Yaşlarda Yapılır?
Rinoplasti operasyonları, kızlarda 16, erkeklerde 17 yaşından itibaren yapılmaktadır. Büyüme çağında burun yapısı henüz tam oturmadığından daha erken yaştaki kişilere estetik yapılmaz. Burun estetiğinin üst yaş sınırı olmamakla beraber, yaşlılığa bağlı anestezi sorunu yaşanabilecek durumlar dikkate alınmalıdır.
Rinoplasti Sonrası İyileşme Süreci
Burun estetiği operasyonları genel anestezi altında gerçekleşir ve genelde hastanın bir gün hastanede kalması gerekir. Yapılan cerrahi işlemin yöntemine göre iyileşme süresi değişiklik gösterir.
Rinoplasti ameliyatı sonrası, burun üstü alçı ile sabitlenir ve bandajlarla sarılır. Operasyon sonrası yoğun bir şişme, morluk ve ağrı olması doğaldır. Yaklaşık bir hafta içerisinde bu şikayetlerin birçoğu geçse de şişliklerin tamamen kaybolması biraz daha uzun sürebilir. Ameliyattan 3-4 gün sonra koruyucu bantlar çıkar. Yeni burnun tamamen oturması için minimum 6 ay beklemek gerekir. Burun estetiği ameliyatı sonrası, en az ameliyat kadar kritik bir dönemdir. Hastanın burnunu darbelerden koruması, randevularını ihmal etmemesi gerekir. Bu detaylar uzman doktor tarafından her hastaya detaylıca anlatılır.
Rinoplasti Ameliyatı’nın Riskleri
Rinoplasti, basit çaplı bir ameliyat değildir ve her ameliyatta olduğu gibi rinoplasti operasyonunun da kendi içinde riskleri vardır. Plastik cerrahinde teknolojinin ilerlemesiyle birlikte bu riskler en aza indirgenmeye çalışılır.
Burun estetiği ameliyatlarının başlıca riskleri, kanama, enfeksiyon ve revizyondur (düzeltme). Enfeksiyonu önlemek adına ameliyat sonrası antibiyotik tedavisi yapılır. Kanamayı engellemek için özellikle ameliyat öncesi hastanın bırakması gereken gıdalar veya alışkanlıklar hakkında bilgilendirme yapılır. Revizyon sorunu, burun estetiği yaptırmak isteyen birçok hastanın en çekindiği konudur. Gelişen teknoloji sayesinde hastanın doğal görünümüne uyacak başarılı operasyonlar yapılmaktadır. En iyi operasyonlarda bile çok ufak yüzdelerde revizyona ihtiyaç duyulabilir ve bu durum kısa seanslarla çözülebilmektedir. Büyük bir revizyon sorunuyla karşılaşmamak ve sonuçtan memnun kalmak için, deneyimli bir doktor ve uzman bir ekiple çalıştığınıza emin olmanız gerekmektedir.
Göz Kapağı Estetiği (Blefaroplasti) nedir?
Vücudumuzdaki en ince cilt tabakasına sahip olan göz kapaklarımız, yaşlanma, genetik, yorgunluk- stres gibi iç ve dış faktörlerin etkisiyle zamanla sarkar ve deforme olur. Göz kapağında meydana gelen bu sarkmalar, torbalar, kaş düşüklüğü ve göz kapağı düşüklüğü sorunları kişinin hem görüş alanını kısıtlar hem de estetik açıdan sürekli yorgun görünmesine neden olur.
Göz kapağı ameliyatı literatürdeki ismiyle blefaroplasti, göz kapakları ve göz çevresine uygulanan cerrahi işlemlerin tümünü kapsar. Hastanın ihtiyacına göre çizilen ameliyat planında, sarkan fazla deriyi çıkarma, göz çevresi çukurlarını doldurma, gevşeyen dokuları germe, kaş kaldırma gibi çeşitli işlemler uygulanır. Hastanın ihtiyacına uygun yapılan bu ameliyatlarda doğal görüntüyü bozmamak son derece önemlidir.
Göz Kapağı Estetiği (Blefaroplasti) Kimlere Yapılır?
Göz kapağında meydana gelen sarkmalar genelde orta yaş sorunudur ve göz kapağı estetiği daha çok 35-40 yaş üstü bireyler tarafından tercih edilir. Bunun dışında kalıtımsal olarak göz kapağı düşüklüğü ve torbalaşma sorunu yaşayan herkesin her yaşta yaptırması mümkündür.
Göz Kapağı Estetiği (Blefaroplasti) Ne Kadar Sürer?
Göz kapağı ameliyatları hassas ve ince bir deriye yapıldığı için titizlik isteyen operasyonlardır.
Üst göz kapağına yapılan bir işlem maksimum 30 dk sürerken, alt ve üst göz kapaklarıyla çalışıldığında bu süre 1-1.5 saati bulabilmektedir. Genelde lokal anestezi altında yapılır ve aynı gün hasta taburcu edilir.
Göz Kapağı Estetiği (Blefaroplasti) Öncesi Dönem
Göz kapağı estetik ameliyatı öncesi doktorunuz tarafından, sağlık durumunuza ilişkin titiz bir değerlendirme yapılır. Özellikle yüksek tansiyon ve şeker hastalığı gibi ciddi durumlar varsa ameliyat öncesi incelenir. Yaşadığınız sorun ve ameliyattan beklentileriniz dikkate alınarak yapılacak operasyon belirlenir ve ameliyat hakkında doktorunuz tarafından bilgilendirilirsiniz.
Ameliyat öncesi özellikle kan sulandırıcı ilaçları kesmeniz gerekir. Alkol ve sigara iyleşme süresini etkilediği için bunları tüketen hastalardan ara vermesi istenebilir.
Göz Kapağı Estetiği (Blefaroplasti) Sonrası Dönem
Göz kapağı ameliyatı sonrası hasta geçici olarak,
Şişlik, ödem ve morarma
Gözlerde sulanma
Işık hassasiyeti
Ağrı veya rahatsızlık hissi,
yaşayabilir. Bu durum doğaldır ve genelde 5 gün içerisinde geçer.
Ameliyat sonrası evde bakım:
Özellikle şişlikleri azaltmak için soğuk kompres uygulaması yapılmalıdır.
Doktorun vermiş olduğu göz damlaları düzenli kullanılmalı, merhemler sürülmeli ve göz bölgesi baskı uygulanmadan dikkatlice temizlenmelidir.
Ameliyat sonrası ilk hafta sigara ve alkol tüketmeyin.
Lens kullanan hastaların 15 gün kadar takmaması önerilir.
Göz derisi ince ve hassastır bu yüzden ovuşturmaktan kaçının.
Bir süre güneşten korunun, dışarı çıkmanızın gerektiği durumlarda muhakkak güneş gözlüğü kullanın.
Tüp Mide Ameliyatı Nedir?
Günlük yaşamda her bireyin farklı ölçüde enerjiye ihtiyacı vardır. Günlük enerji miktarı, kişinin yaşına, cinsiyetine, gündelik aktivitelerine, genetik yapısına, hastalıklarına ve daha birçok parametreye göre değişkenlik gösterir. Kişinin sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi için aldığı ve harcadığı enerji arasında bir denge olması gerekir. Bu dengenin çeşitli sebeplerle bozulması ciddi sağlık sorunlarını de beraberinde getirir.
Günümüz dünyasında sıklıkla karşımıza çıkan en büyük sağlık sorunları arasında obezite üst sıralardadır. Obezite en genel tabiriyle vücut yağ kütlesinin yağsız kütleye oranla aşırı artması olarak tanımlanabilir. Teknolojik gelişmeler, yaşamın kolaylaşması ile beraber kısıtlanan gündelik hareketler, sağlıksız beslenme ve genetik faktörler obezite oluşmasını etkileyen nedenlerden sadece birkaçıdır.
Modern tıpta ki gelişmeler ve yenilikler sayesinde, Metabolik cerrahi ya da Bariatrik cerrahi olarak da bilinen bu tedavi alanları obezite sorunu yaşayan kişiler tarafından çok yaygın şekilde tercih edilmektedir.
Bu operasyonlar hastaların kilosu ve metabolizmalarının sağlığı üzerindeki etkisini iyileştirmek için tercih edilir. Sadece obeziteyi tedavi etmekle kalmayıp ek olarak bu operasyonlar diyabet, yüksek tansiyon, uyku apnesi ve yüksek kolesterol gibi diğer birçok hastalığın tedavisinde de oldukça etkilidir. Bariatrik Cerrahinin kullandığı yöntemlerden biri Tüp Mide tedavisidir. Mide küçültme ameliyatı olarak da bilinen bu ameliyatla amaç, obezite ve ilgili hastalıklarla karşı karşıya kalan hastaları tedavi etmek için mide ve bağırsaklarının modifiye edilmesidir.
Tüp mide ameliyatı cerrahi bir işlemdir. İsmini, mideninin büyük bir bölümünün çıkartılıp geriye kalan kısmın tüpe (boru) benzemesinden alır. Yani mideye tüp veya herhangi başka bir yabancı cisim yerleştirilmez.
Tüp mide tedavisi ile keseye benzeyen midenin tüp şeklini alması, midenin hacmini küçültür kişininin daha çabuk doyarak daha az yemesine neden olur. Ayrıca bu operasyonun açlık hormonu üzerinde de ciddi etkileri gözlenmiştir. Operasyon sonrası açlık hissi ve yemeğe karşı ilgi azalmıştır. Yani tüp mide tedavisi sadece mekanik etkiler değil hormonlar üzerinde de büyük etki oluşturmaktadır.
Tüp Mide Ameliyatı Nasıl Yapılır?
Tüp mide operasyonu, cerrahi bir işlemdir ve genel anestezi altında laparoskopik yöntemlerle yapılır. Hastaya göre tek giriş veya 4-5 giriş kullanılır, açılan bu girişler çok küçüktür ve ameliyat sonrası estetik sorun oluşturmaz. Mideyi aşırı küçültmemek ve başarılı bir ameliyat olabilmesi için yemek borusu çapında kalibrasyon tüpü midenin girişine yerleştirilir. Kalibrasyon tüpünün görevi mideyi aşırı darlık ve tıkanma tehlilkesinden korumaktır.
Ameliyat sırasında gerekli önlemler alınır ve mide özel cerrahi aletler yardımıyla kesilir. Daha sonra zımbalama ile ayrılan mide parçası trokar girişden karnın dışına çıkartılır. Laparoskopik tüp mide ameliyatı sonrası mide hacminde % 75-80 oranında küçülme gerçekleşmiş olur.
Tüp Mide Ameliyatı Süresi?
Tüp mide ameliyatı süresi, hastaya ve cerraha göre değişmekle birlikte ortalama 1-3 saat arasında gerçekleşmektedir. Cerrahi işlemler hassasiyet gerektirir bu sebeple acele edilmeden en uygun şartlarda ameliyatı gerçekleştirmek önemli bir husustur.
Tüp Mide Ameliyatı Hangi Hastalıklar için Uygundur?
Cerrahi işlemler kişilerin isteğinden ziyade, ameliyat için hastanın uygunluğu ölçüldükten sonra yapılır. Bu sebeple tüp mide ameliyatı da herkese uygun değildir ve gerekli kriterlerin sağlanması gerekir.
Tüp mide ameliyatı 18-65 yaşları arasında anesteziyi kaldırabilecek durumda ki kişilere yapılır. 18 yaş altı hastalarda ebeveyn onayı alınmak zorundadır. 65 yaş ve üstü durumlarda ise hastanın sağlığının elverişli olup olmadığı kapsamlı değerlendirilir.
Tüp mide ameliyatına öncelikli olarak morbid obezite durumlarında başvurulur. Morbid obezite, ölümcül düzeydeki şişmanlığa verilen isimdir. Bu hastaların diyet ve spor ile zayıflama ihtimalleri oldukça düşüktür ve tek seçenekleri ameliyatla çözümdür. Hastaların kontrol altına alınamayan diyabet sorunları ve/veya ileri derece reflü problemi varsa tüp mide ameliyatı önerilmemektedir. Bu operasyonlarda öncelikli hedef obezitedir. Bu operasyonda obeziteye eşlik eden birçok hastalıkta da yüksek oranda fayda sağlanır. Ayrıca çözümlenememiş psikiyatrik sorunlar, alkol ya da madde bağımlılığı, anestezi almayı engelleyen kalp ya da akciğer hastalığı olan kişilere de mide küçültme ameliyatı önerilmez.
Tüp Mide Ameliyatı Öncesi Dikkat Edilmesi Gerekenler?
Tüm cerrahi işlemlerde olduğu gibi, tüp mide ameliyatı öncesinde de ciddi bir muayene ve ameliyata hazırlık süreci vardır.
Tüp mide ameliyatı öncesinde uzman hekimler tarafından hasta ciddi ve kapsamlı bir tetkik sürecinden geçer. Ameliyata engel olabilecek ülser, kalp, akciğer hastalıları gibi ciddi durumların olup olmaması değerlendirilir. Bazı hastalarda ameliyata hazırlık süreci çok uzayabilir çünkü, ameliyata kadar tüm değerlendirmelerin yapılması ve hastanın operasyona uygun hale geitirlmesi gerekir.
Ameliyat zamanı belirlendikten sonra ise hastaya doktor tarafından bazı öneriler ve bilgilendirmeler yapılır. Bunlar;
Karaciğer ve iç yağı azaltmak için ameliyat öncesi hastaya 10 gün kadar diyet yapması önerilir.
Sigara tüketen hastaların ameliyattan 1 hafta önce sigarayı bırakması istenir. Çünkü sigara geç iyileşmeye ve solunum yetersizliğine sebep olmaktadır.
Doktorun önermediği takdirde alınan tüm ilaçların bırakılması gerekir.
Tüp Mide Ameliyatından Sonra Nasıl Beslenilir?
Tüp mide ameliyatında, ameliyat öncesi ne kadar önemli ise ameliyat sonrası dikkat edilmesi gerekenler de bir o kadar önemlidir. Operasyonun başarılı gerçekleşmesi ve sağlıklı sonuçlar alınabilmesi için ameliyat sonrası beslenme ve hayat tarzı değişikliği kilit noktalardır. Gelin tüp mide ameliyatı sonrası neler yapılmalı ve nasıl beslenilmeli beraber inceleyelim.
Öncelikle tüp mide ameliyatı sonrasında beslenme düzenine büyük değişiklikler ve kurallar getirilir.
Tüp mide ameliyatı sonrasında hastanın ilk 10-15 gün sıvıyla beslenmesi gerekir.
Hastanın beslenme rutininde sıvı ve katı gıdaların aynı anda tüketilmesi istenmez.
Tüp mide ameliyatı olan kişilerin gazlı içecekleri ömür boyu hayatlarından çıkarması gerekir.
Tüp mide ameliyatı ile mide küçüldüğü ve hastanın iştahı azaldığı için tükettiği besinlerin miktarı otomatik olarak azalır ve hasta erken doyar. Az besin tüketmesi sebebiyle hastanın yüksek kaliteli, protein bakımından zengin gıdalar almasına özen gösterilmelidir.
Yeşil sebzeler, meyveler ve kuruyemişler beslenme rutinine eklenmelidir.
Besinlerle yeterli seviyede vitamin, mineral ve protein alınamazsa takviye gıdalar alınabilir.
Hastanın beslenme rutinini uzman bir diyetsiyene kontrol ettirmesi oldukça önemlidir.
Tüp Mide Ameliyatından Sonra Ayda Kaç Kilo Verilmesi Beklenir?
Tüp mide ameliyatı sonrası ilk ay hasta, kilosunun %10’u kadarını kaybeder. Kişiye göre değişen bir durum olsa da bu yaklaşık 12-15 kiloya denk gelir. Üç ay sonra, kilosundan hesaplanan kayıp yüzdesi %30’a kadar ulaşabilir. Altıncı aya yaklaştığımızda kilo kaybı %50’ye yükselir. Ameliyat olan kişi bir yıl içerisinde fazla kilolarını %70 ila 80’e kadar kaybeder ve ideal kilosuna kavuşur. Bu hesaplamalar kişinin uyguladığı diyete ve spor programına göre değişiklik göstermektedir.
Ameliyat sonrası sabırlı olmak, aktif hareket halinde olmak ve iyi beslenmek hastanın bu süreci hızlı atlatmasına ve verdiği kiloyu korumasına olanak sağlar.
Tüp Mide Ameliyatının Avantajları
Tüp mide ameliyatları laparoskopik (kapalı) yöntemlerle yapıldığı için büyük kesi izleri olmaz. Böylelikle iyileşme süresi kısalır, estetik problem yaratmaz.
Mide hacminin küçülmesi, az besinle hızlı doyma hissi yaratır.
Tüp mide ameliyatları sonrası Ghrelin hormonu azalır ve acıkma hissi seviyesi oldukça düşer.
Tüp mide ameliyatlarında bağırsağa dokunulmaz, emilim işlemleri olduğu gibi devam eder.
Bu operasyon sonrası hastanın sindirim sisteminin doğal işleyişi korunur.
Tüp mide ameliyatı olan bir hasta, 1 yıl içerisinde fazla kilolarının %80’ini kaybeder ve ideal kilosuna oldukça hızlı yaklaşır.
Tüp mide ameliyatı sonrası hasta 2-3 gün içerisinde taburcu edilir. Diğer bariatrik operasyonlara göre bu süre oldukça kısadır ve tüp mide ameliyatını avantajlı kılar.
Tüp Mide Ameliyatının Dezavantajları
Midenin büyük bir bölümün çıkarıldığı tüp mide ameliyatında en büyük dezavantaj, midenin eski doğal formuna geri döndürülemez oluşudur.
Tüp mide ameliyatı sonrası, katı ve yüksek kalorili yiyecekler kısıtlanmalıdır. Eğer hasta yüksek kalorili yiyecek ve içeceklere düşkünse bu süreçte zayıflama etkisi düşecektir.
Tüp mide ameliyatında mide boydan boya kesilir. Dikiş hattında kaçak meydana gelme ve kanama riski vardır. Bu riski ortadan kaldırmak için gerekirse ameliyat sonrası kaçak tedavisi uygulanır.
Mide, zamanla genişleyebilen bir organımızdır. Tüp mide ameliyatı ile büyük bir bölümü alınmış olsa da ilerleyen yıllarda genişleyerek kilo kaybına etkisi azalabilir. Bu durumla karşılaşmamak için hastaların düzenli beslenmesi ve spor yapması oldukça önemlidir.
Gastrik Bypass (Mide Küçültme) Nedir?
Gastrik bypass, mide bypass’ı olarak da bilinen ve obezite hastalığında kullanılan en eski cerrahi yöntemlerdendir. Gastrik bypass tedavisinin asıl olayı, mide hacmini küçültmek ve besin emilimini azaltma yönündedir.
Gastric Bypass ameliyatı, dünyada bariatrik cerrahinde uygulanan en eski ve yaygın ameliyatların başında gelmektedir. Bu ameliyat temelde iki aşamalıdır, önce mide hacmi küçültürülür ve küçülen mide beraberinde ince bağarsağın 50-70cm ilerisine bağlanır. Yani besinlerin mideden sonra bağırsağın büyük bir bölümünü atlayarak (bypass ederek) devam eder. Bu şekilde besinler hem hacimce kısıtlamaya hem de daha az emilime uğrar.
Gastrik Bypass Nasıl Uygulanır?
Gastrik bypass genel anestesi altında laparoskopik yöntemle yapılan cerrahi bir işlemdir. Kapalı olması sebebiyle karın bölgesine geniş kesiler değil küçük girişler açılır. Gastrik bypass temelde iki adımda gerçekleşir. Birinci adımımız mide küçültme, ikinci adımsa bypass işlemidir.
Gastrik Bypass operasyonunun birinci adımı yani mide küçültme için, karın bölgesine 4-5 giriş açılarak mideye ve çevre dokulara ulaşılır. Burada yapılan işlem mideyi iki parçaya bölmektir, bölünen büyük kısım devre dışı bırakılır ceviz büyüklüğündeki küçük kısım ise gıdaların gideceği yerdir. Burada önemli nokta midenin vücuttan çıkarılmamasıdır.
İkinci adımda ise ikiye bölerek küçük kısmını aldığımız midenin bağırsağa bağlanması işlemidir. Burada hacimce küçülttüğümüz mide, ince bağırsağın büyük ilk kısmını atlayarak (bypass) ikinci kısma bağlanır. Böylelikle önce mide küçüldüğü için vücuda alınan besin miktarı azalır ve erken tokluk hissi oluşur, daha sonra da bağrsağın büyük bölümü atlandığı için kalori emilimi azalmış olur.
Gastrik Bypass Ameliyatı Kimlere Uygundur?
Gastrik Bypass ameliyatı olmak isteyen kişilerin belli kriterleri sağlıyor olması gerekir. Gastik bypass için başlıca kriterler;
Ameliyat için 18-65 yaş aralığında olmaktır. Bazı özel durumlarda 18 yaş altı ve 65 yaş üstü kişilerde de bu ameliyat yapılabilir.
Vücut kitle indeksi 35-40'ın üzerinde olan Morbid (ölümcül şişmanlık) obez hastalar gastrik bypass operasyonu için ilk adaylardır.
Tip 2 diyabet, yüksek tansiyon, kolesterol yüksekliği gibi kiloya bağlı yan hastalıklarda da gastrik bypass tercih edilir.
Uzman hekimler tarafından detaylı tetkikler sonucunda ameliyatı riske atacak herhangi bir hastalık olmadığı ve hasta anestezi kaldırabilir durumda olduğu sürece herkes gastrik bypass ameliyatı olabilir.
Gastrik Bypass Ameliyatı Kimlere Uygun Değil?
Tüm cerrahi operasyonlar belli kriterler altında gerçekleşmektedir. Her işlem öncesi geniş tetkikler yapılarak hastanın uygun olup olmadığı netleştirilir.
Gastrik Bypass ameliyatı öncesinde de hastanın detaylı muayenesi yapılır ve operasyona uygunluğu analiz edilir.
- Hastanın anesteziye karşı engeli, devam eden bir tedavisi, madde ve alkol bağımlılığı olması
- Ameliyat sonrası beslenme ve hayat tarzında yapılması gereken köklü değişiklikleri kabul edemeyecek düzeyde olması
- Obezite sorunu endokrin sistem bozuklukları gibi hastalıkları beraberinde getiriyor olması
- Diyabet (şeker) hastaları için gastrik bypass ameliyatının genel
Gastrik Bypass Ameliyatı Öncesi
Gastrik Bypass ameliyatı öncesi rutin tetkikler yapılarak hastanın durumu değerlendirilir. Sağlıklı sonuçlar için bu tetkiklerden önce hastanın en az 10 saat aç ve 8 saat susuz olması gerekir.
Ciddi bir operasyon olması sebebiyle birçok bölümle eşgüdümle çalışılarak tetkik sonuçları değerlendirilir. Yapılan tetkikler;
Kan Tetkikleri
Karın Ultrasonu
Hormon Testleri
EKG
Anesteziyoloji
Kardiyoloji
Göğüs hastalıkları kontrolü yapılır.
Bir sorun çıkmadığı takdirde hastanın operasyon planı hazırlanmaya başlanır. Her cerrahi işlem öncesi doktor tarafından hastalara gerekli ön bilgiler verilir. Hastanın bunlara uyması ameliyatın başarısı için oldukça önemlidir.
Gastrik bypass ameliyatından önce;
Karaciğerdeki yağı azaltmak için 1 hafta ya da 10 gün diyet yapılması önerilir.
Doktorun izninin olmadığı tüm ilaçlar kesilmelidir.
Alkol ve sigara iyileşme sürecini kısaltttığı için, en az 1 hafta önceden bırakılması gerekebilir.
Alerji ilaçları gibi kan sulandırıcı ilaçlar kullanılıyorsa doktora muhakkak bildirilmelidir.
Başarılı bir ameliyat için hekimle her şey paylaşılmalı ve olası riskler en aza indirilmelidir.
Gastrik Bypass Ameliyatı Sonrası
Ameliyat sonrası hastanede kalma süresi yaklaşık 4-6 gün arasındadır. Hasta 1-2 gün yoğun bakımda kalır. 3. Günden sonra sulu gıdalar tüketilmeye başlanır ve bunu izleyen süreçte de püre gibi yumuşak gıdalarla devam edilir. Hastanın ağrı çekmemesi için damar yolu ile ağrı kesici verilir.
Gastrik Bypass ameliyatı sonrası midenin mekanik yapısı değiştiği için hastanın beslenme rutininde değişiklik yapması gerekir. Ameliyat sonrası iyileşme sürecinin en önemli unsuru beslenme düzenidir, bu ameliyatı olan kişilerin asitli, gazlı içecekleri hayatından çıkarması gerekir. Mideyi fazla yormamak adına sindirimi zor besinlerden kaçınılmalıdır. Mide hacmi küçüldüğü için hasta az besinle hızlı tokluk hissi yaşayacaktır, bu sebeple alınan besinlerin yağsız olması daha uygundur. Ayrıca şişkinlik yaratacak sıvıların hızlı tüketilmemesi gerekir.
Uzman diyetisyen ve hekimler tarafından her hastaya özel programlar verilir. Bu diyet ve spor programlarına uyulması halinde ortalama 1 yıl içerisinde hastalar ideal kilolarına kavuşabilmektedir.
Gastrik Bypass Ameliyatı Avantajları
1. Hem mide küçültme hem de emilimi azalttığı için kalıcılığı ve etkisi yüksektir.
2. Tip 2 diyabet gibi obeziteye bağlı yan hastalıkları da tedavi eder.
3. Mide alınmadığı için orijinal haline geri döndürmek mümkündür.
4. Ameliyat sonrası hastaların sıkıntı yaşadığı durumlara az rastlanmıştır.
5. Tüp mide ameliyatına nazaran geri kilo alma durumu oldukça düşüktür.
6. Ameliyattan sonraki 1 yıl içinde fazla kiloların %75 gibi büyük bir oranı kaybedilir. Bu kilo kaybı 2. yıl %80-90 oranlarına ulaşır. İdeal kiloya ulaşırken, obeziteye eşlik eden hastalıklarda da iyileşme gözlemlenir.
Gastrik Bypass Ameliyatı Dezavantajları
1. Gastrik bypass ameliyatı uzun ve karmaşık bir işlemdir.
2. Bu tarz obezite operasyonlarının ilerleyen dönemde görülen bazı riskleri vardır.
3. Gastrik bypass işleminde riskler tüp mide ameliyatına göre daha fazladır.
4. Emilim bozukluğu yapması nedeniyle periyodik kontroller ve vitamin/mineral takviyeleri gereklidir.
5. İnce bağırsağın ilk bölümünün devre dışı bırakılması demir eksikliği anemisine yatkınlık oluşturabilir.
6. Gastrik bypass ameliyatı sonrası "Dumping sendromu" adı verilen durum görülebilir. Bu sendrom mide içeriğinin ince barsağa hızlı boşalması sonucu ortaya çıkar ve bazı rahatsızlıklara neden olabilir.
Liposuction Nedir?
Liposuction, diyet ve sporla verilemeyen bölgesel kilolardan kurtulmak isteyen kişilerin sıklıkla tercih ettiği vücut şekillendirme ameliyatlarıdır. Halk arasında ‘yağ aldırma’, ‘yağ çekme’ olarak da bilinir.
Liposuctionla ilgili bilinen en yanlış konu fazla yağların tümünün alındığı düşüncesidir. Oysa bu işlemle vücuttaki fazla yağlar değil yağ hücrelerinin sayısı azaltılır. Yağ hücrelerinin sayısı, fazla yağların nerede depolanacağını bize gösteren belirteçlerdir. Liposuction işleminde hedef zayıflatmak değil, yağ hücrelerinin sayısını azaltarak bölgesel yağ birikiminin önüne geçmektir.
Liposuction Nasıl Yapılır?
Liposuction, uzman plastik cerrahlar veya dermatologlar tarafından yapılması gereken hassas cerrahi bir operasyondur. Gelişen teknoloji ile birlikte liposuction işlemi için de birden fazla teknik kullanılmaya başlanmıştır. Bu teknikler ıslak veya kuru teknik olarak sınıflandırılmıştır. Her ne kadar operasyon çeşitleri artsa da temelde ortak nokta, yağı emmesi için vakum bağlantılı kanüllerin (ince tüp) kullanılmasıdır.
Fazla yağın dışarı atılabilmesi için 1-5 mm çapında ince kanüller kullanılır ve alınan yağların 4-5 litreyi geçmemesine dikkat edilir. Bu işlemle, vücudun belli bölgelerinde biriken inatçı yağ dokuları uzaklaştırılmış olur.
Liposuction Estetiği Çeşitleri
Günümüzde çeşitli tekniklerle gerçekleştirilen liposuction operasyonundan başarılı sonuçlar alınmaktadır. En yaygın kullanılan bu teknikleri değerlendirecek olursak;
1. Tümesan (Şişirme) Tekniği:
Islak teknik olarak bilinen tümesan tekniğinde, emme işlemi öncesi yağ hücreleri sıvı ile şişirilir. Şişirme işlemi sırasında kullanılan sıvıda bol miktarda serum, ağrı kesici, adrenalin ve bikarbonat bulunur. Genel anestezi altında yağ hücrelerine enjekte edilen sıvı o bölgede uyuşma sağlar. Şişirme işlemi bittikten sonra, o bölgedeki deri üzerine kesiler atılır ve 2-5 mm çapındaki ince kanüller uyuşan yağ hücrelerine ulaştırılır. Vakum cihazına bağlı bu kanüller hareket ettirildikçe fazla yağ hücrelerini çeker ve vücuttan uzaklaştırır. Bu teknikle ameliyat sonrası hastanın daha az ağrı çektiği gözlemlenmiştir. İşlem sırasında çok fazla yağ çekmemeye özen gösterilmelidir aksi takdirde deride çökmeler meydana gelebilir.
2. Ultrasonic Liposuction (UAL):
Son yıllarda sıklıkla tercih edilen ultrasonic liposuction yöntemi, ultrason cihazı ile sert yağlanmanın olduğu bölgelerdeki yağ hücrelerini yumuşatmada kullanılır. Böylelikle yumuşayan yağ hücreleri daha rahat şekilde emilime uğrar. Yumuşatma işlemi sonrası klasik liposuction adımları uygulanır.
3. Lazer Liposuction (LAL):
Islak teknik olarak bilinen tümesan tekniğinde, emme işlemi öncesi yağ hücreleri sıvı ile şişirilir. Şişirme işlemi sırasında kullanılan sıvıda bol miktarda serum, ağrı kesici, adrenalin ve bikarbonat bulunur. Genel anestezi altında yağ hücrelerine enjekte edilen sıvı o bölgede uyuşma sağlar. Şişirme işlemi bittikten sonra, o bölgedeki deri üzerine kesiler atılır ve 2-5 mm çapındaki ince kanüller uyuşan yağ hücrelerine ulaştırılır. Vakum cihazına bağlı bu kanüller hareket ettirildikçe fazla yağ hücrelerini çeker ve vücuttan uzaklaştırır. Bu teknikle ameliyat sonrası hastanın daha az ağrı çektiği gözlemlenmiştir. İşlem sırasında çok fazla yağ çekmemeye özen gösterilmelidir aksi takdirde deride çökmeler meydana gelebilir.
Liposuction Hangi Bölgelere Yapılır?
Liposuction operasyonunda amaç hastayı zayıflatmak ve kilo verdirmek değildir. Bu işlemde asıl hedef, hastanın bölgesel yağlanma sorununu çözerek vücut kontürünü düzeltmektir. Her bireyin yağ hücre sayısı farklı bölgelerde birikebileceği için yapılacak bölge de kişiye özeldir. Burada sıralanan bölgeler genellikle yaygın yapılan operasyon alanlardır.
Vücutta yaygın şekilde liposuction yapılan bazı bölgeleri şöyle sıralayabiliriz:
Gıdı
Boyun arkası
Üst Kolların Altı
İç ve dış bacaklar
Basen bölgesi
Karın ve göbek bölgesi
Erkeklerde meme bölgesi
Bel ve simit denilen bel çevresi
Sırt bölgesi
Vücudunuzdaki bölgesel yağların liposuction ameliyatına uygunluğunu hekiminize danışarak kararlaştırmanız gerekir.
Liposuction Operasyonuna Uygun Adaylar
Liposuction işlemi, fazla kilolardan kurtulmak, obeziteyi çözmek için kullanılan bir yöntem kesinlikle değildir. Bu operasyona en uygun adaylar ideal kilosuna en yakın olan, diyete ve spora cevap vermeyen bölgesel yağlanmalarından kurtulmak isteyen kişilerdir.
Başarılı bir operasyon için kişinin sağlıklı olması, sigara kullanmaması, ciddi kalp, şeker ve dolaşım hastalıklarının olmaması gerekir. Ek olarak liposuction işlemi öncesi hastaların cilt durumu değerlendirilip elastikiyeti ölçülür. Sağlam ve esnek cilde sahip adaylar için daha uygun bir işlemdir.
Liposuction İyileşme Süreci
Liposuction operasyonu sonrası genelde hastanede kalmaya gerek kalmaz. Hasta birkaç günlük dinlenme sonrası çalışma hayatına geri dönebilir, rutin aktivitelerine dönebilmesi ise birkaç haftayı bulur. Ameliyat sonrası rahat bir iyileşme süreci gerçekleştirmek için doktorun talimatlarını atlamadan uygulamak gerekir. Kullanılan tekniğe bağlı ödem, morarma, şişme ve ağrılar oluşabilir, beklendik bir durumdur ve zaman içinde azalır. İyileşme sürecinde en önemlisi korse kullanımıdır. Bu korseler kişiye özel üretilir ve 4-8 hafta arası kullanmak gerekir.
Liposuction Sonrası Tekrar Yağlanma Olur Mu?
Liposuction işleminde vücuttan yağ hücreleri kalıcı bir şekilde atılsa da yeni yağ hücrelerinin oluşabileceği bilinmelidir. Ameliyat sonrası kendinize özel bir beslenme planı hazırlayıp, düzenli egzersizi hayatınızın bir bütünü haline getirmelisiniz.
Karın Germe (Abdominoplasti) Nedir?
Abdominoplasti fazla kilolarından kurtulmak isteyen kişilerin başvurabileceği bir tedavi yöntemi değildir. Hatta karın germe ameliyatı yapılmadan önce kişinin verebildiği kadar kilo vermesi gerekir. Ayrıca karın germe ameliyatı estetik bir görüntü dışında fonksiyonel amaçlar için de yapılmaktadır. Hastanın detaylı muayenesinden sonra karnının durumuna göre tam karın germe ya da mini karın germe işlemlerinden biri yapılır.
Karın Germe Ameliyatı Nasıl Yapılır?
Karın germe ameliyatı yaptırmak isteyen hastalar, hekimler tarafından detaylı muayeneye alınır ve ihtiyaçları doğrultusunda 'tam karın germe' ya da 'mini karın germe' ameliyatı planlanır.
Karın germe ameliyatları genel anestezi altında gerçekleşir. Karnın alt bölümüne kesi atılır, kesi şekli ve uzunluğu deri miktarına göre değişkenlik gösterir. Kesilen deri kaldırılır ve altta yatan zayıflamış karın kasları gerdirilir/onarılır. Son adım olarak kesiler dikiş, cilt yapıştırıcıları, klipsler ve bantlar yardımıyla kapatılır.
Mini Karın Germe:
Karın Germe Ameliyatı çeşitlerinden biri olan mini karın germe ameliyatı; karnın sınırlı bir bölgesinin onarılmasını sağlar. Her iki germe ameliyatında da adımlar aynıdır. Mini karın germede göbek deliğinin altında kalan alt karın bölgesi hedef alınır. Ameliyat yaklaşık 1-2 saat sürer ve iyileşme süreci daha hızlıdır.
Tam Karın Germe:
Tam karın germe, karnın tamamını kapsayan bir operasyondur. Mini karın germe işlemine göre oldukça kapsamlı ve karmaşıktır. Hem alt hem de üst karın hedef alınarak çalışılır, ayrıca tam karın germe operasyonunda kaslar sıkılaştırılırken, fazla yağ dokusunu çıkarma ve bölge şekillendirmesi de yapılır. Bu işlem ortalama 2-4 saati bulur.
Karın Germe Ameliyatı Ne Kadar Sürer?
Hastanın tedavi planına göre ameliyat süresi değişkenlik göstermektedir. Tam karın germe işlemleri yaklaşık 2-4 saat arasında, mini karın germe işlemleri ise 1-2 saat içinde sonuçlandırılır. Eğer daha kapsamlı bir ameliyat gerekir ve germe işleminden önce liposuction uygulanacaksa bu süre daha da artar.
Karın Germe İşlemine Uygun Adaylar
Karın germe ameliyatı, diyet ve egzersize cevap vermeyen kiloları olup da o bölgede çatlak ve sarkma yaşayan kişilere önerilir. Ameliyatı gerçekleştirebilmek için hastanın 18 yaş üstü olması ve vücut kütle indeksinin 30’un altında olması gerekir. Karın germe ameliyatı vücut biçimlendirme işlemidir ve tüp mide, gastrik bypass işlemlerinden sonra da yapılabilir. Doğum sonrası kadınlar tarafından sıklıkla tercih edilsede vücut deformasyonu yaşayan kadın erkek herkese uygulanır. Ek olarak abdominoplasti ameliyatının başarıyla gerçekleşebilmesi için hastanın kronik rahatsızlığı olmayıp anesteziyi de kaldırabilir durumda olması önemlidir.
Karın Germe Ameliyatı Öncesi Hazırlık
Karın germe ameliyatı öncesi yapılan ilk muayenede hastanın sağlık durumu, karın bölgesindeki sarkma, yağ miktarı ve deri yapısı incelenir. Geçmişte geçirdiğiniz hastalıklar, ameliyatlar ya da hali hazırda tedavisi süren hastalıklarınız varsa bunu muayene sırasında doktora bildirmeniz önemlidir. Hastanın istekleri ve beklentisi tartışılıp uygun bir tedavi planı çıkartılır. Ameliyat döneminde hastanın güneşten kaçınması, sıkı rejim yapmaması, sigara ve alkol kullanıyorsa ara vermesi gerekir.
Karın Germe Ameliyatı Sonrası İyileşme Süreci
Karın germe ameliyatı sonrası hasta 1-2 gün hastanede yatırılır. Takip eden günlerde ağrı ve şişlikler olabilir bu durum normaldir ve ilaçlar yardımıyla zamanla geçer. Şişliği azaltmak ve vücut şeklini korumak için korse kullanımı şarttır. Karın kaslarının gerilmemesi için ayağa kalkarken önce eğik pozisyonda başlanır ve zamanla dik yürüyüşe geçilir.Taburcu edildikten sonra bir hafta kadar yatarak istirahat önerilir, 2-3 hafta içerisinde hasta günlük yaşantısına dönebilir. 6. haftadan sonra karın egzersizlerinden ve ağırlıktan kaçınmak şartıyla günlük egzersizlerin planı yapılabilir.
12-14 hafta sonunda iyileşme gerçekleşir ve gözle görünür sonuçlar elde edilmeye başlanır.
Karın germe operasyonu sonrası sağlıklı beslenme ve egzersiz rutini oldukça önemlidir. Uzun vadede başarılı yakalayabilmek için hastanın hayat tarzında değişikliğe gitmesi gerekir.
Bacak Germe Ameliyatı Nedir?
Bacak germe operasyonu, yaşa, genetiğe, tüp mide gibi hızlı kilo verdiren işlemlere bağlı olarak sarkan bacak derisini toparlayan bir uygulamadır. Bu uygulama uyluk dediğimiz üst bacağın iç kısmına yapılır ve o bölgedeki bollaşmayı/sarkmaları gidermek amaçlanır. Bacak germe ameliyatı tek başına yapıldığı gibi liposuctionla birlikte de uygulanabilir.
Bacak Germe Ameliyatı Neden Yapılır?
Uyluk olarak adlandırdığımız üst bacağın iç kısmı ince bir deridir ve deformasyona daha yatkındır. Bacakta oluşan sarkmalar kişinin hem görünümünü hem de hareketini kısıtlar. Özellikle hareket kısıtlaması kişilerin hayat kalitesini olumsuz yöne çeker. Bu sebeple bacak germe ameliyatının yapılması sadece estetik iyileşme değil aynı zamanda fonksiyonel yarar da sağlar.
Bacak Germe Ameliyatı Nasıl Yapılır?
Bacak germe ameliyatları, bazı hastalarda liposuction işlemi ile kombine edilebilir. Buna karar verebilmek için detaylı bir ön muayene yapılır ve hastanın deri bolluk miktarı, yağ oranı incelenir. Liposuction ile başlanan germe ameliyatlarında, fazla yağ alındığı için kalan deri germe işlemine daha müsait olur.
Bacak germe işleminde daha sonra kasık bölgesinden uyluk bölgesine doğru bir kesi atılır. Bu kesiyle önce fazla deri çıkarılır sonra deri yukarı gerdirilerek dikilir. Bacak iç bölümüne kesi atıldığı için belirgin bir iz gözükmez. Bu ameliyat genel anestezi altında ortalama 2 saatte gerçekleşir. Ameliyat sonrası hastanede yatış süresi 1 günü geçmez.
Bacak Germe Ameliyatına Uygun Adaylar?
Bacak germe ameliyatı, yaşlanmaya, hızlı kilo alıp vermeye ve bazı operasyonlara bağlı bacağın iç kısmında sarkma ve doku gevşemesi olan herkes için uygundur. Üst bacakta belirgin olarak gözlenen bu sarkmalar hastaya uygun bir tedavi planı oluşturularak yapılır ve kısa sürede başarılı sonuçlar elde edilir.
Bacak Germe Ameliyatı Öncesi
Ameliyattan 1 hafta kadar önce sigara tüketimi bırakılmalı ya da azaltılmalıdır.
Aspirin gibi kan sulandırıcı ilaçlar kesilmelidir.
Kullanmanız gereken düzenli ilaçlar varsa ameliyat öncesi doktora danışılmalıdır.
Ameliyattan önce, yeşil çay, keten tohumu, kiraz sapı ve bitkisel kökenli zayıflama ilaçları bırakılmalıdır.
Bacak Germe Ameliyatı Sonrası
Bacak germe ameliyatı kısa süren bir işlemdir ve ertesi gün hasta taburcu edilir. İlk günlerde hafif ağrılar hissedilebilir, bacak iç yüzeyinde şişme ve morarmalar oluşabilir. Bunlar doğal ve geçici bir akıştır. Ameliyattan 2-3 gün sonra banyo yapabilirsiniz. 7-10 gün sonrasında artık günlük yaşantınıza dönebilirsiniz.
Bacak germe ameliyatı sonrası, spordan bir süre uzak kalmanız, doktorun önerdiği süre boyunca korse kullanmanız ve güneşten kaçınmanız oldukça önemlidir. Bu operasyonda çok belirgin olmasa da izler kalır fakat zamanla silikleşmeye başladığını görürsünüz.
Bacak Germe Ameliyatı Kalıcı Mıdır?
Bacak germe ameliyatı çok yüksek oranda kalıcıdır. Ancak spor ve diyetle kişinin kilo kontrolü sağlaması gerekir. Aksi takdirde zamanla bacakta yine bir miktar deformasyonlar oluşabilir.
Bacak Germe Ameliyatı Sonrası Görünüm
Deneyimli bir hekim tarafından başarıyla gerçekleşen bacak germe ameliyatı hastayı oldukça estetik bir görünüme kavuşturur. Kasık bölgesindeki kesi izleri iç çamaşırı altında kaldığı için gözükmez ve bir kaygı yaratmaz. Üstelik 1 sene içerisinde izler oldukça iyileşir.
Bacak germe operasyonunda başarılı bir ameliyat ne kadar önemliyse ameliyat sonrası hastanın kendine bakımı ve talimatları dinlemesi de bir o kadar önemlidir. Güzel sonuçlar elde etmek için, deneyimli bir doktorla çalışıp, bakımınıza ve uyarılara dikkat etmelisiniz.
Kol Derisi Neden Sarkar?
Kol derisinin sarkması, yaşlanma, genetik faktörler, hızlı kilo alıp verme, deride ki elastikiyeti kaybı, kolda yağ dokunun azalması gibi sebeplere bağlıdır. Kişinin psikolojisini ve özgüvenini olumsuz etkileyen bu görüntü özellikle yaz aylarında daha da dikkat çekici bir hal alır.
Kol Germe Ameliyatı Nedir?
Hızla gelişen estetik cerrahisi, kişilerin gündelik yaşamlarını psikolojik açıdan olumsuz etkileyen birçok fiziksel soruna çare olmaya devam ediyor. Bu sorunlardan biri kol bölgesinde meydana gelen deri sarkmaları. Yaşa, beslenmeye, kalıtımsal faktörlere, yer çekimi gibi nedenlere bağlı, kollarda oluşan bu deformasyonlar kol germe ameliyatları sayesinde düzeltilebilir ve kişi sağlıklı bir görünüme kavuşur.
Kol Germe Ameliyatı Nasıl Yapılır?
Çeşitli iç ve dış faktörlerin etkisiyle sarkan kol derisini, krem, korse, sıkılaştırma egzersizleri ile çözmeye çalışmak ancak geçici sonuçlar vermektedir. Kalıcı çözümler için, başarı oranı oldukça yüksek kol germe ameliyatları uygulanır. Kol germe ameliyatından önce hastanın derisinin sarkma miktarına, yağ oranına ve geçmiş deneyimlerine bakılarak bir tedavi planı çıkarılır. Derideki sarkma miktarı ve deri altı yağ dokusuna bağlı olarak operasyonun tekniğine karar verilir. Koltuk altında dirseğe doğru bir kesi atılarak kol germe işlemi gerçekleşir. Deri kalınlığının fazla olduğu durumlarda ise bu işlem liposuction ile birlikte uygulanır. İşlem sonunda deri sıkılaştırıcı dikişler yapılır. Operasyonlar genel ya da lokal anestezi altında ortalama 1-3 saat kadar sürer.
Kol Germe Ameliyatı Sonrası İyileşme Süreci Nasıldır?
Kol germe ameliyatı endişe edilecek komplike bir ameliyat değildir. Lokal anestezi altında yapılan ameliyatlarda aynı gün hastaneden çıkış gerçekleşirken, genel anestezi de bir gün hastanede istirahat etmek gerekir. Ameliyat sonrası ağrı hissedilebilir bu doğaldır ve doktorun verdiği ağrı kesicilerle hafifletilir.
Kol germe ameliyatı sonrası uzun bir süre kol korsesi takılır. Yaklaşık bir hafta ila on gün içerisinde ağır kaldırmamak ve kolu zorlamamak şartıyla gündelik işlere dönülebilir. Altıncı haftanın sonlarına doğru daha rahat hareket edebilir ve egzersiz yapabilirsiniz.
İyileşme sürecini sağlıklı ve kısa sürede atlatmak için doktor talimatlarına uymak, özellikle de korse kullanımına, ağır kaldırmamaya dikkat etmek gerekir. Zor bir ameliyat olmadığı için iyileşme sürecinde de dikkatli olursanız kısa sürede sağlıklı bir görünüme kavuşabilirsiniz.
Kol Germe Ameliyatı Sonuçları
Kol germe ameliyatı sonrası hemen incelme olsa da, ödem ve morluklar sebebiyle hasta yeni görünümünü tam olarak anlayamaz. Düzenli korse kullanımından sonra şişlikler zamanla iner ve 4. hafta itibariyle büyük bir oranda değişim gözlemlenir.
Kol Germe Ameliyatından Sonra İz Kalır Mı?
Kol germe ameliyatında, koltuk altı bölgesine kesi atıldığı için ilk bakışta bu izler gözükmez ve genelde 6. aydan sonra silikleşmeye başlar. Bazı durumlarda daha belirgin izler kalabilir ve eğer kişi rahatsız olursa lazer işlemleriyle bu izlerden kurtulabilir.
Kol Germe Ameliyatı Sonucu Kalıcı Mıdır?
Germe ameliyatı sonrası zamanla ufak gevşemeler olabilir fakat fazla deri alındığı için kol eski haline dönmez. Ameliyatın kalıcığı işlem ve ameliyat sonrası sürece bağlıdır. Şiddetli kilo alıp verme yaşanmadığı, spor ve bakım rutinleri uygulandığı takdirde ameliyatın kalıcılığı yüksektir.
Brezilya Popo Estetiği Nedir?
Kadınların estetik görünümlerinin önemli bir kısmını oluşturan kalça bölgesi, ne kadar yuvarlak ve dik olursa görüntü o kadar çekicilik kazanmaktadır. Birçok kadın genetik yatkınlığı sebebiyle doğal yollarla yuvarlak kalçalara ulaşamaz. Estetik cerrahinin hızlı yükselişi brezilya popo estetiği sayesinde bu soruna da bir çözüm sunmaktadır. Brezilya popo estetiği ismini brezilyalı kadınların estetik görünümlerinden alır. Yuvarlak vücut hatları ile çekici bir görünüm elde etmek için yapılan müdahalelere de brezilya popo estetiği denir.
Giderek yaygınlaşan bu operasyon, dolgun ve yuvarlak kalçalara ulaşmak isteyen kadınlar tarafından sıklıkla tercih edilmeye başlanmıştır.
Brezilya Popo Estetiği Yöntemleri Nelerdir?
Brezilya popo estetiği tek bir yönteme bağlı değildir. Tedaviye başvuran kişinin kalça yapısı ve istekleri dikkate alınarak uygulanacak yöntem ya da yöntemler belirlenir. Brezilya popo operasyonunda genellikle kullanılan üç yöntem vardır. Bunlardan ilki yağ grefti/enjeksiyonu uygulaması, ikincisi silikon protezler ve üçüncüsü de askılama tekniğidir. Ek olarak brezilya popo estetiği yöntemleri liposuction uygulamasıyla da sıklıkla kombine edilmektedir. Başarılı bir operasyon için hastanın istekleri ve vücut yapısı dikkate alınarak bu yöntemlerden biri seçilir.
Brezilya popo estetiği için temelde uygulanan bu üç yöntemi inceleyelim:
1- Yağ Enjeksiyonu:
Brezilya popo estetiğinde en çok kullanılan yöntem yağ enjeksiyonudur. Liposuction ile kombine edilerek yapılan bu işlemde amaç, istenmeyen yağların alınarak kalça bölgesine enjekte edilmesidir. Özellikle basen ve bel bölgesinde ince kanüller yardımıyla alınan yağlar yoğunlaştıma işleminden sonra kalçaya enjekte edilir. Yağların yoğunlaştırılmasında ki amaç, daha sert ve sıkı bir görünüm elde etmektir.
2- Protezi Yöntemi:
Yağ enjeksiyonunun yetersiz kalındığı durumlarda popoyu büyütmek ve dikleştirmek için protez yöntemine başvurulabilir. Kişiye özel tasarlanan silikon protezler kalça oluğuna açılan ufak kesiler yardımıyla deri altına değil de kas içerisine yerleştirilir. Bu işlemle daha dolgun ve kalkık bir kalça elde edilir.
3- Askılama ile Popo Kaldırma:
Cilt ve yağ dokusu iyi olan kişiler için yağ enjeksiyonu ya da protez yöntemi yeterli olurken, cilt elastikiyeti kaybolmuş ve kalça bölgesinde çökme sorunu meydana gelen kişiler için askılama yöntemi kullanılır. Şöyle ki; hızlı kilo alıp vermeye ya da bariatrik cerrahi işlemlere bağlı popo bölgesinde çökmeler meydana gelebilir. Bu durumdaki hastaların kalça bölgesi askılanarak yukarıya doğru çekilir. Böylelikle sarkan bölgeler toparlanmış ve sıkı bir popo görünümü elde edilmiş olur.
Brezilya Popo Estetiği Nasıl Yapılır?
Brezilya popo estetiğinde kullanılan yönteme göre operasyon aşamaları ve süresi farklılık gösterir. Öncelikle hastanın ön muayenesi yapılır. Deri kalitesi, yağ oranı ve istediği görüntü dikkate alınarak kullanılacak yönteme karar verilir. Genelde bu ameliyatlar genel anestezi altında yapılır ve bir gün hastane istirahati sonrası hasta taburcu edilir. Brezilya popo estetiğinin süresi başvuralan yönteme göre değişse de ortalama 1-3 saat arasındadır. Ameliyat sonrası hafif ağrılar olabilir, doktorunuzun verdiği ilaçları kullanarak bu ağrıları hafifletebilirsiniz. Ayrıca kalçaya baskı uygulamamak adına hafif yan oturmak ve yüz üstü yatmak önerilir.
Brezilya Popo Estetiği İyileşme Süreci?
Brezilya popo estetiğinde eğer yağ enjeksiyon yöntemi kullanıldıysa hasta yaklaşık 2 hafta içerisinde günlük yaşantısına dönebilmektedir. Silikon protez uygulamasında ise bu süre biraz daha uzar ve 20 günü bulabilir.
Ameliyat sırasında özellike liposuction kullanıldıysa bir süre korse takmak gerekir. Tam iyileşme için 2 ay kadar süre geçmesi gerekir ve bu süre zarfında kalçaya baskı uygulanmamalı, ağır egzersiz yapılmamalı ve yüzü koyun yatmaya özen gösterilmelidir. Totelde 10 hafta sonra hasta, egzersiz ve araç kullanma gibi günlük tüm faaliyetleri yapabilir duruma gelir. Son derece başarılı bir ameliyat olan brezilya popo estetiği kısa sürede güzel sonuçlar verir.
Brezilya Popo Estetiğinde İz Kalır Mı?
Bu operasyonda kullanılan tekniğe göre iz kalma sorunu yaşanabilir. Yağ enjeksiyonu işlemi yapılan hastada iyileşme süreci ile beraber izlerin görünürlüğü oldukça azalır. Eğer silikon protez yapıldıysa işlem sırasında kesi atıldığı için daha belirgin izler oluşacaktır, fakat bu izler de çok rahatsız edici olmaz ve ayaktayken çok fark edilmez.
Brezilya Popo Estetiği Kalıcı Mıdır?
Brezilya popo operasyonu, estetik cerrahi tarafından sıklıkla uygulanan başarı ve kalıcılık oranı yüksek bir işlemdir. Silikon protez yönteminde protez her ne kadar kas içine yerleştirilse de bazı durumlarda çıkabilir fakat bu çok rastlanan bir durum değildir. Onun dışında yağ enjeksiyonu kalıcılığı daha yüksek bir yöntemdir ve kolaylıkla erimez.
Meme Büyütme Estetiği Nedir?
Kadınların fiziksel güzelliklerinin önemli bir parçasını göğüsler oluşturur. Asimetrik ve istenilen boyutta olmayan göğüsler kişilerde estetik bir kaygı yaratarak ruhsal durumlarını kötü etkilemeye başlar. Günümüzde kadınlar tarafından en çok tercih edilen estetik operasyonlar ‘mem büyütme ve küçültme’ operasyonlarıdır. Daha dolgun, büyük ve dik göğüslere sahip olmak isteyen kadınlar meme büyütme estetik operasyonları ile istedikleri görüntüye kavuşabilirler.
Günümüzde yaygınlaşan güzellik algısı sebebiyle göğüsler kadınların özgüvenlerini doğrudan etkilemektedir. Bu ameliyatlar çoğunlukla estetik görünüm sebebiyle yapılsada, bazen sağlık açısından da yapılması gerekebilir.
Meme büyütme operasyonları, çeşitli sebeplerle göğüslerinden şikayetçi olan kadınlara uygulanan bir estetik operasyondur. Hızlı kilo alıp vermeyle deforme olan, doğuştan asimetrik ya da kanser tedavisi sonrası kişiler tarafından tercih edilir. Meme büyütme estetiğinde silikon protez ve yağ enjeksiyonu yöntemlerleri kullanılmaktadır.
Meme Büyütme Estetiği Yöntemleri Nelerdir?
Meme büyütme estetiği yöntemleri temelde protezli ve protezsiz olmak üzere ikiye ayrılır. Protezli meme büyütme işlemlerinde kişiye özel tasarlanan implantlar kullanılırken, protezsiz işlemde ise yağ enjeksiyonu yapılır.
Dünyada her yıl binlerce kadın tarafından tercih edilen meme büyütme estetiği yöntemi, protez ile büyütmedir. Bu yöntem basit ve kullanışlı olduğu için sıklıkla tercih edilir. Hastanın isteğine ve vücut yapısına bağlı olarak tasarlanan, vücutla uyumlu silikon protezler göğüslere yerleştirilir. Protezlerin büyüklüğü ve şekli muayene sırasında doktor tarafından belirlenir. Teknolojinin gelişmesi ile birlikte vücuda uyumlu hale getirilmiş bu silikonlar hastalara kalıcı bir çözüm sunar.
Protez kullanmak istemeyen kişiler, diğer bir meme büyütme yöntemi olan yağ enjeksiyonuna başvururlar. Meme büyütmede yağ transferi yöntemi, hastadan liposuction ile alınan yağların meme dokusundaki boşluklara enjekte edilmesidir. Vücut yağları eriyebildiği için bu yöntem geçicidir.
Meme Büyütme Ameliyatına Uygun Adaylar
Kadınların estetik görünmelerini sağlayan önemli yerlerinden biri de göğüsleridir. İstenmeyen boyut ya da şekildeki memeler kadınların özgüvenlerini ve sosyal yaşantılarını kötü etkileyebilir.
Meme büyütme ameliyatı bu sorunu gidermek adına günümüzde en sık uygulanan estetikler arasındadır.
Meme boyutundan şikayetçi olan, asimetri sorunu yaşayan ve sağlık sorunu olmayan kişiler bu ameliyat için uygun adaylardır. Meme büyütme operasyonu sadece bununla kalmayıp kanser tedavisi sonrası memesi alınan hastalara da uygulanmaktadır.
Meme Büyütme Estetiği Nasıl Yapılır?
Meme büyütme ameliyatları genel anestezi altında ortalama 1-2 saat arasında gerçekleşir. Protezli meme ameliyatlarında hastanın ön muayenesi yapılır ve vücut yapısına göre nasıl bir protez seçileceği değerlendirilir. Ameliyattan önce, protez girişlerini hesaplayabilmek ve simetriyi sağlamak için göğüse çizimler yapılır ve daha sonra kesiler açılar. Protezli meme büyütme operasyonunda, göğüs altı, kol altın, meme ucu etrafı gibi değişik yerlerden kesiler açılabilir. Kullanılacak protezin büyüklüğüne göre açılan kesilerin ölçüsü de değişebilir.
Meme büyütme estetiğinde kullanılan protezler çoğunlukla kas altına yerleştirilir ve estetik dikiş atılarak operasyon tamamlanır. Protezlerin nereye yerleştirileceği hasta ve cerrahın ortak kararına göre değişse de doğal bir görünüm için kas altı daha çok tercih edilir.
Meme Büyütme Estetiğine Hazırlık Süreci
Meme büyütme estetiği yaptırmak isteyen kişiler önce uzman bir plastik cerrahi tarafından muayene edilir. Kişinin isteklerine ve göğüslerinin durumlarına göre yapılacak tedavi yöntemi belirlenir. Özellikle protezli meme büyütme ameliyatlarında kullanılacak protezlerin boyutunun ve şeklinin hastaya uygunluğu oldukça önemlidir.
Ameliyat öncesi hazırlıkta doktorunuzun bir takım istekleri olacaktır. Bunlar; sigara kullanımını azaltmak, kan sulandırıcı ilaçları bırakmak ve ameliyat öncesi en az 12 saat aç olmak gibi isteklerdir. Bunlara uymanız anestezi sırasında oluşabilecek komplikasyonları ortadan kaldırmaya yardımcı olacaktır. Bu tedbirlerle birlikte ameliyatı engelleyecek herhangi bir sağlık durumu söz konusu değilse hasta anesteziye uygun hale getirilerek operasyon başlatılır.
Meme Büyütme Ameliyatı Sonrası
Genel anestezi altında yapılan meme büyütme operasyonu sonrası hasta bir gün hastanede yatırılır. Taburcu edildikten sonra 1 hafta kadar evde dinlenmesi önerilir. İyileşme süreci yaklaşık 2-2.5 haftayı bulur ve bu süreçte hastadan ağır kaldırmaması, spora ara vermesi ve sigara alkol kullanımını azaltması istenir. Ameliyat sonrası hastaların sporcu sütyeni kullanması gerekmektedir.
Meme büyütme ameliyatından 3 gün sonra ödem ve morluklarda azalma olur. Havuz, deniz, hamam gibi alanlara girebilmek için tedavi sonrası 1 ay beklenmesi gerekir. Göğüslerin doğal formunu kazanması yaklaşık 6 ayı bulabilir.
Meme protezleri ile meme büyütme işlemi kalıcılığı ve başarı oranı yüksek bir işlemdir. Hızlı ve iz bırakmayan bir güzellik için her gün yüzlerce kadına uygulanır.
Meme Büyütme Ameliyatı Güvenilir Mi?
Sıklıkla karşılaşılan bir soru da meme büyütme ameliyatlarının ve kullanılan protezlerin güvenilirliği ile ilgilidir. Meme büyütme operasyonları yıllardır plastik cerrahi tarafından başarıyla gerçekleşen ameliyatlardır. Kullanılan protezler sağlık açısından tehlike arz etmez ve vücuda uyumlu üretilir.
Meme Küçültme Estetiği Nedir?
Kadınlarda fiziksel güzelliğin önemli bir bölümünü oluşturan göğüsler, çeşitli sebelerden dolayı deforme olduğunda kişilerin özgüvenlerini kötü etkileyebilir. Bu sorunları ortadan kaldırmak, sağlıklı ve dik göğüslere sahip olmak için her yıl yüzlerce kadın meme estetiği yaptırmaktadır.
Plastik cerrahinin en çok yaptığı ilk üç estetik türünden biri meme estetiğidir. Meme küçültme estetiği nedir? Meme küçültme estetiği nasıl yapılır? Uygun adaylar kimdir? Bugün bu soruları cevaplayalım.
Meme küçültme ameliyatı, estetik ve medikal bir problem haline gelen göğüslerin küçültülmesi işlemidir. Genetik sebepler başta olmak üzere, hamilelik, hızlı kilo alıp verme ve yaşlanmaya bağlı göğüslerde sarkmalar meydana gelebilir ya da hastanın boy ve kilo oranından çok daha fazla hacime sahip olabilir. Bu durumda hasta hem estetik hem de sağlık sorunları yaşamaya başlar. Öyle ki, sarkan memeler, hastanın kamburlaşmasına, sırt ve boyun ağrısı çekmesine, sütyen baskısıyla kol sinirlerinde zedelenmeye ve nefes güçlüğü çekmesine neden olur. Görünüme ek olarak bu kadar ciddi medikal sorunlar da hastaları meme küçültme ameliyatına başvurmaya iter.
Meme Küçültme Estetiğine Uygun Adaylar
Meme küçültme estetiği için en uygun adaylar, göğüs gelişimi tamamlanmış, medikal ve estetik anlamda sorunlar yaşayanlardır. Bazı özel durumlarda küçük yaştaki hastalara da uygulanabilir.
Meme Küçültme Estetiği Nasıl Yapılır?
Tıbbi ismi ‘Reduction Mammoplasty’ olan meme küçültme ameliyatında amaç, sarkan büyük göğüsleri hastanın vücut ölçülerine uygun bir forma sokmaktır.
Meme küçültme estetiğine karar veren hastalar ön muayene sırasında isteklerini cerraha bildirmelidir. Her hastanın vücut yapısı ve geçmiş hikayeleri farklı olduğundan doktorunuz muayene sonrası en uygun ölçü ve şekildeki göğüs konusunda sizi bilgilendirir. Ameliyat planı hazırlandıktan sonra meme üzerine cerrahi planın çizimi yapılır ayrıca referans olması açısından 3d fotoğrafı çekilir.
Meme küçültme ameliyatında hastanın, meme boyutu, meme başı hassasiyet oranı, dokusu ve cilt yapısı gibi parametreler dikkate alınır ve bu ameliyat planına sadık kalınarak işleme başlanır. Meme ucunun çevresine dairesel bir kesi atılarak fazla doku çıkartılır, meme başı olması gereken hizaya çekilir ve deri kapatılır. Bazı durumlarda memenin alt kısmında ters T şeklinde bir kesi atılır ve aynı işlem tekrarlanarak sonlandırılır. Ameliyatlar genel anestezi altında gerçekleşir ve yaklaşık 2-4 saat arası sürer.
Meme Küçültme Estetiği İyileşme Süreci
Meme küçültme ameliyatlı genel anestezi altında yapılır ve 1 gece hastanede kalınır.
Ameliyat sonrası çok ağrı olmaz, hafif ağrılar için de doktorunuz ağrı kesici verir.
Ayaktayken ve öksürdüğünüz zaman hafif ağrılar oluşabilir, kol hareketleriniz kısıtlanabilir.
Ameliyat sonrası sargıların hemen üstüne sporcu sütyeni giydirilir.
Ameliyat sonrası erken dönemde yüz üstü yatılmamalıdır.
Pansumanların ilk kontrolünden sonra genelde duş alımına izin verilir.
7-10 gün sonunda sargılar çıkar ve dikişler alınır.
Özellikle meme ucu kuruluklarında nemlendirme önerilir.
Meme Küçültme Estetiği Sonrası Görünüm
Meme küçültme estetiğinde, ameliyatı takip eden ilk bir haftalık süreçte göğüslerde şişlik ve morluklar oluşabilir. Operasyon sonrası kalan kesi izleri birkaç ay içerisinde silikleşmeye başlar.
Göğüslerin doğal formunu kazanması için en az altı ay geçmesi gerekir. Meme küçültme operasyonları en hızlı cevap veren estetiklerden biridir. Estetik bir göğüse ve sağlığınıza kavuşmak için kendinize biraz zaman tanımalı ve sabırlı olmalısınız.
Meme Küçültme Ameliyatı Riskleri Nelerdir?
Meme küçültme ameliyatları büyük bir cerrahi işlem olmasa da belli başlı riskleri vardır. Bu riskler;
Kanama: Ameliyat sırasında ya da sonrasında kanamalar meydana gelebilir. Bunu takip etmek amacıyla drenler yerleştirilir.
Şeker hastalığı olan ya da çok fazla sigara/alkol tüketen kişilerde yara izleri kalabilir ve bu izlerden kurtulmak için ayrı bir tedaviye ihtiyaç duyulabilir.
Enfeksiyon: Nadir görülen bir durumdur. Ameliyat öncesi gerekli tedbirler alınsa da enfeksiyon ve iltihaplanma risk olarak değerlendirilir.
Meme küçültme ameliyatlarında meme ucunun yer değiştiği için hissileşme riski oluşabilir.
Jinekomasti Nedir?
Jinekomasti, erkeklerde az seviyede bulunan östrojen hormonunun artması ve buna bağlı meme dokusunda büyümenin meydana geldiği durumdur. Erkeklerin yüzde 40-60‘ında gözlenen jinekomasti, yeni doğanlarda, ergenlik çağında ve yaşlılık döneminde gelişebilir.
Jinekomastiye neden olan sebepler çok çeşitlidir. Bunlardan en bilindikleri başta hormonal bozuklar olmak üzere, tiroid hastalığı, testis ve böbrek üstü bezi tümörleri olabilmektedir. Ayrıca erkeklerde meme büyümesi ve kadınsı görünümün oluşması en çok hastaların psikososyal yaşantılarını kötü anlamda etkilemektedir.
Jinekomasti Sebepleri?
Jinekomasti hormonal dengesizlik sonucu oluşan bir sorundur. Erkeklerde bulunan östrojen ve testosteron hormon seviyelerindeki değişim sonucu açığa çıkar. Artan östrojen ya da azalan testeron miktarının altında doğal sebepler veya kalıtımsal rahatsızlıklar yatabilir.
Jinekomastinin açığa çıkmasında başlıca nedenler;
Doğal hormonal değişimlerin olduğu ergenlik döneminde sıklıkla gözlenir ve genelde bu durum geçicidir.
Çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçlar yan etki olarak jinekomasti oluşturabilir.
Sigara, alkol ve madde bağımlılığı gibi alışkanlıklar neden olabilir.
Hipertroid, kronik böbrek rahatsızlığı, siroz gibi ciddi sağlık sorunları da jinekomasti gelişimine yol açabilir.
Bebeklik döneminde, emzirilmeyle beraber yoğun östrojen seviyesi geçebilir ve bu da yenidoğan bebeklerde jinekomastinin görülmesine sebep olabilir.
İlerleyen yaşlarda, andropoz ile beraber testosteron hormonu azalır ve vücutta östrojen seviyesi artar. Buna bağlı hormonal dengesizlikler sonucu da jinekomasti meydana gelebilir.
Jinekomasti Tedavisi
Jinekomastinin ortaya çıkmasının çeşitli sebepleri vardır ve doğru bir tedavi uygulayabilmek için de altında yatan sebebin tespiti oldukça önemlidir. Tedaviye başlamadan önce endokrinoloji uzmanı başta olmak üzere gerekli uzmanlarla görüşülerek kişinin detaylı bir muayeneden geçmesi gerekir.
Jinekomastinin oluşma tipine göre tedavi şekli de değişir.
İlaçla Jinekomasti Tedavisi:
Jinekomasti tedavisinde kullanılan ilaçların temelde görevi hormon dengesizliğini ortadan kaldırmaktır. İlaç tedavisi her zaman yanıt vermeyebilir.
Cerrahi İşlemler:
Meme bölgesindeki yağ dokuyu azaltmak için, liposuction gibi cerrahi yöntemler kullanılabilir.
Jinekomasti Ameliyatı:
Jinekomasti sorununun kesin çözümü için ameliyat gerekir. Ameliyat açık ve genel anestezi altında yapılır. Jinekomasti ameliyatı ile sert meme dokusu ya da yağ dokusu, bazı durumlarda her ikisinin de çıkarılması hedeflenir.
Jinekomasti Ameliyatı
Jinekomasti sorununun çözümünde sıklıkla başvurulan yöntem ameliyattır. Ameliyat tedavisi de jinekomastinin evrelerine göre değişiklik gösterir. Hastanın ihtiyacı olan tedavi şekli ön muayene esnasında değerlendirilir. Jinekomasti türleri, sert meme dokusunun fazlalığı, yağ dokusunun fazlalılığı, hem sert meme dokusu hem de yağ dokusu fazlalığı ve deri fazlalığı olarak gruplandırılır.
Jinekomasti de yağ dokusunun fazla olduğu durumlarda, liposuction ile tedavi uygulanır. Sert meme dokusundan kaynaklanan sorunlarda ameliyat tercih edilir. Eğer hastanın hem yağ dokusu hem de sert meme dokusu fazlaysa ameliyat ve liposuction beraber uygulanır.
Liposuction ile yapılan jinekomasti ameliyatlarında göğüs yanlarından girişler açılır ve bir ucu vakuma bağlı kanüller yerleştirirlir. Ters basınç vakum özelliği ile fazla yağ dokusu alınır ve kadınsı görünüm engellenerek düz bir deri elde edilir.
Liposuction uygulamasının yetersiz kaldığı durumlarda ise açık ameliyat ile memenin alt bölümünden kesiler atılarak fazla olan deri ve sert meme dokusu çıkarılır, ardından dikişler yardımıyla kapatılır. Jinekomasti ameliyatları ortalama 2 saat sürer ve tedavi şekline göre lokal ya da genel anestezi altında yapılır.
Jinekomasti Ameliyatı Sonrası İyileşme
Jinekomasti ameliyatından sonra hasta, aynı gün içerisinde taburcu edilir. Ameliyatı takip eden 1 hafta boyunca istirahat etmesi ve sık sık pansuman yenilemesi önerilir. Ameliyat sonrası oluşacak ağrıları azaltmak için doktor tarafından verilen ilaçları kullanmak gerekir.
Ameliyat sonrası hastaya özel korseler verilir. Korse kullanmak ve kolları çok zorlamamak şartıyla hasta, 1 hafta içerisinde iş hayatına dönebilir. Haftalar içerisinde şişliklerde ve ödem de azalma olur, deri kendini toparlamaya başlar ve gözle görülür sonuçlar elde edilir.
Günümüzde jinekomasti sorunu ile karşılaşan bireyler çeşitli tedavi yöntemleri ile kısa sürede sağlıklarına kavuşarak estetik bir görünüm yakalayabilirler. Problemin tespiti ve ona uygun tedavi yönteminin geliştirilmesi için deneyimli doktorlar ve uzman bir ekiple çalışmak oldukça önemlidir.
Penil Protez Nedir?
Penil protez, literatürde erektil disfonksiyon olarak bilinen sertleşme sorununu çözme amacıyla yerleştirilen implantlara denmektedir. Yaşa, genetiğe, hastalıklara veya yaşam tarzına bağlı olarak erkek üreme sisteminde meydana gelen sertleşme sorunu kişilerin cinsel yaşamını olumsuz etkilemektedir. Penil protez (peniz protez, mutluluk çubuğu) olarak adlandırılan bu ürolojik protezler, cerrahi bir işlemdir ve genelde diğer tedavi yöntemlerini deneyip sonuç alamayan hastalara uygulanır.
Penil Protez Çeşitleri Nelerdir?
Penil protez çeşitleri temelde ikiye ayrılır bunlar; yarı sert ve şişirilebilen protezlerdir. Günümüzde sıklıkla kullanılan protez çeşidi şişirilebilen protezdir.
Şişirilebilen protezlerin 2 ve 3 parçalı türleri vardır. Penis içerisine konumlandırılmış şişirilebilir protezler gerçek bir ereksiyonu tanıyarak kolayca aktif hale gelebilir. Tüm parçalar cerrahi bir işlemle vücut içine yerleştirildiği için de gözükmez ve fark edilmez. Konforlu ve tatmin edici sonuçlar verir.
Yarı sert (bükülebilir) protezler daha basittir. Vücut içerisine daha az parça yerleştirilir ve işlem kolaylaşır. İlişki esnasında bükülme özelliğine sahiptir. Bu protezlerin çok tercih edilmeme sebebi kontrolünün zor olması ve kıyafet altından belli olma riskidir.
Penil Protez İşlemi Öncesi
Penil protez işlemi özellikle diğer tedavilerden yanıt alamayan hastalara önerildiği için ideal ve tatmin edici bir tedavi yöntemi olarak gözükür. İşlem sonrası sonuçlar bu argümanı desteklese de bazı istisnai durumlar olabilir. Öncelikle bazı vücutlar bu implantları kaldıramayabilir bu da ameliyat esnasında veya sonrasında çeşitli komplikasyonlar oluşturabilir. Böyle bir durumla karşılaşmamak için kişiler ürolojik ve fiziksel muayeneden geçerler. Sağlık açısından herhangi bir sorun olmadığı takdirde hangi tip protezlerin kullanılacağı ve nasıl bir ameliyat planı oluşturulacağı belirlenir.
Penil Protez İşlemi Nasıl Yapılır?
Penil protez operasyonları komplike olmayan nispeten daha kolay işlemlerdir. Hastaya özel hazırlanan protezler karın bölgesinden ya da penis ucundan açılan bir kesi aracılığıyla o bölgeye yerleştirilir. Bu işlem öncesi idrar, kateter dediğimiz cerrahi apartlarla uzaklaştırılır. İki parçalı şişebilen protezler kullanılacaksa testis torbasına vana ve pompa, üç parçalı protez kullanılacaksa da vana ve pompaya ek karın duvarına rezervuar yerleştirilir. Tüm işlemlerin sonunda kesiler dikilerek kapatılır. Bu ameliyat ortalama 1 saat sürer.
Penil Protez İşlemi Sonrası
Penil protezler, oldukça kısa süren basit ameliyatlardır.
Ameliyat sonrası hafif ağrılar olabilir fakat geçicidir.
Ameliyat sonrası enfeksiyon riskini ortadan kaldırmak için doktorun verdiği antibiyotikler kullanılmalıdır.
İşlem sonrası hasta, en az 10 gün özel iç çamaşırı giymelidir.
Ameliyattan 2-3 gün sonra banyo yapılabilir.
İki hafta sonunda dikişler alınır.
4 ila 6 hafta sonunda da hasta günlük yaşamına ve cinsel hayatına rahatlıkla dönebilir.
Ameliyattan hemen sonraki süreçte bir takım egzersizler önerilir.
Penil protez işlemi sonrası doktorun talimatlarını yerine getirmek oldukça önemlidir.
Penil Protez İşlemi Avantajları
Günümüzde erkeklerin karşılaştığı sertleşme sorunu %52 gibi çok yüksek bir orandadır. Bu sorun, cinsel hayatı ve akabinde psikolojiyi de olumsuz etkilemektedir. Penil protez tedavisine başvuran hastalar kısa süre içerisinde sağlıklı bir cinsel hayata kavuşur. Ayrıca geri dönüşümü olan bir işlemdir, alışılamayan durumlarda bu implantlar alınabilir ya da değiştirilebilir.
Penil Protez İşlemine Uygun Olmayan Adaylar
Her ameliyat herkese yapılamayacağı gibi penil protez işlemine de engel olabilecek bazı sorunlar vardır. Kronik rahatsızlığı olan, özellikle de akciğer, idara yolu enfeksiyonu ve şeker gibi hastalar bu ameliyat için uygun kişiler değillerdir.
Ayrıca penil protez işlemi cinsel arzuyu ve gücü arttırmaz. Penis boyunu uzatmaz. Bu tarz beklentileri olan kişiler için de uygun değildir.